Kültürel Miras Nedir? Bireysel Çabalarla Korunabilir Mi?

  • Yayınlanma Tarihi: 27 Nisan 2021
  • Yazar: Hatice Kamalı

Mirasın zenginlikle bir ilgisi olduğunu düşünürüz. Çünkü en genel tanımıyla miras, “birine, ölen bir yakınından kalan mal, mülk veya para”dır ve çoğu durumda aile içerisinde aktarılan zenginliği, serveti ifade eder.  Aynı bu şekilde toplumların da kuşaktan kuşağa aktardıkları ortak servetleri bulunur. İşte bu ortak zenginliğe kültürel miras adı verilir. Kültürel miras toplumların yüzyıllar boyunca biriktirdikleri somut ve soyut değerlerin tümüdür. Yani yalnızca tarihi kentler, saraylar, camiler, kiliseler, anıtlar gibi mimari yapılardan ibaret değildir. Dil, gelenekler, halk şarkıları, danslar gibi somut olmayan değerler de bu zenginliğin olmazsa olmaz parçalarıdır.

Kültürel mirasın türleri

Başta UNESCO (Birleşmiş Milletler, Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından öncülük edilen uluslararası sözleşmelerle, kültürel mirasın evrensel tanımları yapılmaya çalışılmaktadır. Özellikle son zamanlarda yalnızca anıtları korumak anlayışı terk edilerek soyut unsurları da kapsayan daha geniş bir kültürel miras anlayışına ulaşılmıştır. Buna göre kültürel mirası oluşturan unsurları şu şekilde sınıflandırmak mümkündür:

1.Somut Kültürel Miras: Taşınır (tablolar, heykeller, sikkeler, el yazmaları, arkeolojik eserler) ve taşınmaz (anıtlar, arkeolojik sitler, tarihi kent dokuları vb.) olarak ikiye ayrılır. Görebildiğimiz ve dokunabildiğimiz yapıların, eserlerin tümü somut kültürel miras kategorisine girer.  Örneğin Sivas’taki Divriği Ulu Cami, İstanbul’daki tarihi alanların tümü, Van’daki Akdamar Adası, bugün müzelerde sergilenen eserlerin tümü somut kültürel miras olarak değerlendirilir.

2. Sualtı Kültürel Mirası: Gemi batıklarını, su altı kalıntılarını ve deniz altında kalmış tarihi kentleri kapsayan kültürel miras türüdür. Son zamanlarda dalış teknolojisindeki gelişmelerle birlikte daha kolay ulaşılabilir hale gelmiştir. Buna paralel olarak da karadakilere kıyasla su altında daha iyi korunmuş kentlerin insanlığa geçmiş hakkında çok önemli tanıklıklar sunduğu anlaşılmıştır.

3. Somut Olmayan Kültürel Miras: Gelenekler, ritüeller, halk seyirlik sanatları, masallar vb. kültürel değerleri kapsar. Örneğin, Türkiye’den meddahlık, Mevlevi sema töreni, aşıklık geleneği, Türk kahvesi kültür ve geleneği Unesco Dünya mirası listesinde yer alan kültürel miras unsurlarıdır.

4. Doğal Miras: Kültürel önem taşıyan doğal sit alanları, tarihi peyzajlar, coğrafi oluşumlar gibi unsurlardan oluşan kültürel mirastır. Örneğin Adıyaman’daki Nemrut Dağı, Kapadokya ve Göreme Milli Parkı UNESCO Dünya Mirası listesine bu kategoriden girmiş değerlerimizdir.

Kültürel miras unsurları bazen ekonomik değer de ifade edebilir. Ancak bunun da ötesinde toplum içerisinde birleştirici işlev üstlenir; toplumun fertlerine bir bütünün, yaşam tarzının parçaları oldukları hissini verir. Bu nedenle kültürel miras aktif çabalarla korunmalıdır. Dahası, bu koruma sorumluluğu insanlığın tümüne aittir. Kültür varlıklarının korunmasına yönelik 1954 Lahey Sözleşmesi’nde “Her millet dünya kültürüne kendinden bir şey katmış olduğu cihetle, hangi millete ait olursa olsun, kültür eserlerine karşı vaki olacak tecavüzlerin bütün insanlığın kültür memalikine karşı işlenmiş tecavüzler sayılacağı” belirtilmektedir.

Madem hepimiz sorumluyuz, neler yapmalıyız?

Paylaş! Çünkü ancak paylaşırsak somut olmayan kültürel miras unsurlarını sürekli değişen hayat şartları karşısında yok olma tehlikesinden kurtarabiliriz. Kadim bilgi ve becerileri, şarkıları, dansları her fırsatta birbirimizle paylaşmalı ve onları gelecek kuşaklara aktarmak için fırsat kollamalıyız. Günümüzde bunu teknolojinin imkanlarını kullanarak yapmak mümkün. Değerlerimizi dijital araçları kullanarak daha geniş kitlelere ulaştırabilir, gençler için daha ilgi çekici hale getirebiliriz.

Katıl ve sürdür! Kültürel mirası korumanın en iyi yolu şüphesiz ki onu canlı tutmaktır. Bunun için toplumun diğer fertleriyle kültürel organizasyonlarda, toplantılarda, kültür üzerine yapılan sohbetlerde bir araya gelin. Bu tip bir sohbetin kültürel aktarımdaki başarısı, bir müzeninkinden daha yüksek olacaktır. Ancak sonrasında kültürü bireysel olarak deneyimlemek de önemlidir. Öğrendiklerinizi deneyin. Örneğin geleneksel tarifleri pişirebilir, hobi olarak geleneksel bir sanata yönelebilir veya hemşerilerinizle konuşurken Türkçenin yöresel kullanımını tercih edebilirsiniz.

Seyahat Et! Sürdürülebilir turizm kuralları çerçevesinde, yani yerel kültüre ve tarihi mekanlara saygı duyarak gerçekleştirdiğiniz her seyahat kültürel miras farkındalığını artıracaktır. Çünkü turizm yerel ekonomiye destek vererek kültür varlıklarının korunmasını veya restore edilerek gelecek nesillere aktarılmasını kolaylaştırır.