Atıksız Kahve Deneyimi

  • Yayınlanma Tarihi: 21 Eylül 2020
  • Yazar: Edibe Beyza

Kültürümüzün vazgeçilmezlerinden olan kahve çeşitli zincir markaların çoğalması, üçüncü nesil kahvecilerin de oluşumuyla hayatımızda kendine büyük bir yer açmış durumda. Dünyada her gün 2 milyar bardak kahve içiliyor! Bize keyif veren bu içeceğin maalesef çevre kirliliğine de sebebiyet verdiği bir gerçek. Deniz aşırı gelen kahve çekirdekleri, tek kullanımlık bardaklar, enerji tüketimini arttırması gibi çeşitli nedenler iklim değişikliğine neden oluyor. Bu yazıda bir bardak kahvenin bize gelene kadarki her aşamasına değinilerek daha az atıkla nasıl kahve içebileceğimiz üzerinde duracağız. Böylece kahve zevkimizden olmadan çevresel iyiliğe katkı sağlamış olacağız.

Kahve sürecini sadece bir yerde otururken parasını vererek aldığımız bir ürün yahut evde yaptığımız kahve olarak değerlendirmemek gerek. Yetiştirilmesi, öğütülmesi, taşınması, kavrulması, tüketilmesi gibi çeşitli merhaleler var. Bu aşamaların her biri kendi içinde ayrı ayrı düşünülmeli.

Kahve, en çok ticareti yapılan ürünlerden. Dünya üzerinde neredeyse her milletin kendine özgü bir kahvesi ve demleme şekli var. Ancak bu demleme şekli ülkelere özgü olsa da kahvenin yetiştirilmesi her ülkenin kendi topraklarında gerçekleşmiyor. En çok kahve çekirdeği üreten coğrafyalar Orta Amerika, Güney Amerika, Doğu Afrika ve Asya. Kahvesiyle meşhur ülkeler bile kahve çekirdeklerini buralardan ithal ediyorlar. Bu da kahve çekirdeklerinin uzun yollar aşıp gelmesine, dolayısıyla karbon salınımının artmasına sebep oluyor.

Bu ülkelerde üretilen kahvelerin hangi şekillerde ekilip üretildiği her ülkenin tarım politikasına bağlı. Ancak bazı ülkelerde kahve yetiştiriciliği etik olarak yapılmıyor. Kahve talebi ne kadar artarsa, ekim yapılacak arazi de o kadar artıyor. Bundan en zararlı çıkan, yetiştirici ve bu tarlalarda çalışanlar. Çünkü kahvenin tüm işlemlerden geçtikten sonra satış fiyatı ve mahsul olarak ilk fiyatı arasında çok ciddi farklar var.

Önceki dönemlerde, kahve tüketimine ilk başlanıldığı zamanlarda manuel olarak kullanılan değirmenler kahvenin karbon ayak izini bir nebze azaltıyordu. Ancak tüketimin artmasıyla birlikte seri üretime geçen firmalar, bu süreçte makineleşmek zorunda kaldılar ve karbon salınımını arttırdılar. Burada tüketici olarak yapabileceğimiz şey kahvemizi çekirdek şeklinde alıp manuel olarak bizzat çekmek. Başka bir yöntem ise manuel çeken satıcılar bulmak olabilir.

Türk kahvesinin yanı sıra çeşitli kahveler tüketiyor, dünyanın başka başka ülkelerinden gelen karışımları denemeyi seviyoruz. Yeni lezzetler keşfetmek hoşumuza gidiyor. Hatta insanlar yeni harmanlar denesin, yeni tatlar ile tanışsın diye çeşitli kahve festivalleri düzenleniyor. Kahvelerin geldikleri yerler bulunduğumuz bölgeye uzak olduğu için hâliyle bu ürünlerin getirilmesi ve getirilirken saklanması için çokça fosil yakıt tüketiliyor. Burada kahve zevkinizden vazgeçmek yerine sürekli tükettiğiniz kahve markasından yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi için tüketici olarak kamuoyu oluşturarak belki de bir markanın yeşil üretime geçmesine önayak olacaksınız.

Çekirdeklerin kavrulması da öğütme işlemi gibi önceden daha az çevre kirliliğine sebep olurken şimdilerde makineleşme nedeniyle artık pek mümkün değil. Ancak elbette kahvenin kavrulması aşamasına çok da ilişmek istemeyebilirsiniz. Zira kavrulma oranını bizzat tutturmanız yetenek isteyebilir. Burada zaten amacımız sıfır atık kahve içmek değil atığımızı bir nevi kısmak ve çevreye daha az zarar vermek.

Artık kahveyi içme aşamasına geldiğimizde ise karşımıza iki seçenek çıkıyor: kafeler yahut ev. Büyük zincir mağazalar, yeni nesil kahveciler, sevimli kafeler her ne kadar muhabbet ve ufak bir değişiklik için birebir olsalar da aslında en çok atığın çıktığı aşama.

Bir kere baştan aşağı ziyan olan tek kullanımlık bardakları tamamen hayatımızdan çıkarmalıyız. Bu bardaklar her ne kadar “kâğıt” olarak adlandırılıp masum görünse de sıvıyı geçirmemesi için içleri plastik bir malzeme ile kaplanıyor. Yani geri dönüşüm süreçleri çok sıkıntılı. Ayrıca sıcak madde ile buluşan plastiğin salgıladığı zararlı kimyasallar doğrudan ağız yoluyla sağlığınızı tehdit ediyor.

Kahve bardakları için kullanılan pipetler, karıştırmak için kullanılan çubuklar, soğumasın diye verilen kapaklar, elimiz yanmasın diye aldığımız koruyucular… Yani bir bardak kahve için çıkardığınız atık “yalnızca bir bardak”tan daha fazlası. Bardak yerine eğer oturacaksanız kupa tercih ettiğinizi belirtebilirsiniz. Eğer oturarak içmeye vaktiniz yoksa kendi termosunuzu yanınızda taşımanız en sağlıklı yöntem. Kaldı ki bir termos edinirseniz kahvenizi evde hazırlayıp yanınıza almanızın da önünde herhangi bir engel kalmaz. Ancak bu aşamada şunu hatırlatalım, eğer kahvenizi kapsül kahve makinesiyle yapıyorsanız kötü bir haberimiz var. En çok atık bu demleme yoluyla çıkıyor. Çünkü her ne kadar kahve kapsülleri dönüştürülebilir olsalar da bunların geri dönüşüme gitmesi için içindeki kahveden tamamen arındırılması gerek. Kahve artığı ile dönüşümü pek mümkün değil. Bundan feragat etmek istemezseniz doldurulabilir kahve kapsülleri kullanarak kendi karışımlarınızı elde edebilirsiniz. Ayrıca harcadığı elektrik de düşünüldüğünde makineyi kullanmadığınız sürede fişini çekmek daha çevreci bir adım.

Sevilen bir diğer kahve hazırlama şekli ise filtre kahve. Burada kahvenizi yapmak için tabii ki bir filtreye ihtiyacınız var. Ham kâğıttan filtre kullanmak vicdanınızı rahatlatıyor olabilir ancak kahve uzmanları bu kâğıtların da kahvede bir tat bıraktığını iddia ediyor. Bunu kahveyi filtreye koymadan iyice ıslatarak önlemek mümkünmüş ama bizim daha iyi bir önerimiz var. Kumaş filtre! Kumaş filtreleri ekolojik ürünler satan yerlerde bulabileceğiniz gibi kendiniz de evde küçük bir kumaşla kolayca yapabilirsiniz. Bu yolla hem maliyeti azaltır hem de düzenli bir kahve içicisiyseniz sürdürülebilir bir hayata büyük bir adım atmış olursunuz.

Geleneksel Türk kahvesi pişirmek, Frenç pres veya kahve potu kullanmak ise en çevreci yöntemler. Bunlardan kahve telvesi haricinde neredeyse hiç atık çıkmıyor. Kalan telveyi de çeşitli şekillerde kullanmanız mümkün. Peeling olarak kullanmaktan tutun çiçek gübresi yapmaya, temizliğe kadar pek çok kullanım alanı var. Hatta Alman bir çevreci kahve telvesi atıklarıyla bardak ve termos üreterek Kaffeeform isimli ödüllü bir marka bile kurmuş durumda.