Mülteci Girişimciliği Nedir?

  • Yayınlanma Tarihi: 28 Eylül 2020
  • Yazar: Elif Nuran Özgün

Son yıllarda ev oturmalarından, ofis molalarına kadar geniş bir mekan aralığında konuşulan bir konu var: Göçmen, sığınmacı veya mülteciler. Henüz nasıl hitap edeceğimizi bile tam anlayamadığımız bu toplumsal grup, yediden yetmişe herkesin dilinde…

Mülteciler, çoğu zaman ülkenin ekonomisini bozmak, terör ve suçları taşımak, görgüsüz olmak, hatta bulaşıcı hastalıklar getirmekle suçlanıyorlar. Ev sahibi ülke sakinleri, mültecileri sırtlarında bir kambur yahut koruyup kollamaları gereken zavallı insanlar olarak tanımlıyorlar. İşsiz kalan vatandaş da ucuz kiralı ev bulamayan da mültecileri suçluyor. Haliyle toplumun farklı katmanları arasında kimi zaman görünür hale gelen gerginlikler yaşanıyor. Tam da bu nedenlerle mülteciler bizi yalnızca politik zeminde ilgilendirmiyor. Ticaretten kamuya her noktada ülkemizdeki mültecileri de hesaba katmak gerekiyor. Blogda daha önce bahsettiğimiz gibi, son yıllarda dünya oldukça hareketli. Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) 2020 Dünya Göç Raporu'na göre dünya genelindeki göçmen sayısı 272 milyona yükselerek nüfusun %3,5'ine tekabül ediyor. Bu kadar çok sayıda insan tabi ki oturdukları yerde savaşın geçmesini beklemiyorlar. Ülkelerinden uzak kaldıkları bu süre zarfında geçinmek, ailelerine bakmak ve iyi bir hayat sürmek için çalışıyorlar. Yerel şirketlerde ucuz iş gücü olarak kullanılanların yanında bazı mülteciler gittikleri ülkelerde işler kurup atılımlar yapıyorlar. Mülteci girişimciliği kavramı da bu durumu incelemek amacıyla ortaya çıkmış ve akademide git gide daha popüler hale geliyor.

Mülteciler Neden Girişimci Olur?

TEPAV’ın 2019 raporuna göre göçün başladığı 2011 yılından bu yana Suriyeli mülteciler, Türkiye’de 10.000’den fazla işletme kurdu. Bu işletmelerle Türkiye’deki 3,5 milyon Suriyeli mülteci nüfusunun yüzde 7’si istihdam edilmiş oldu. Mültecilerin girişimciliğe yönelmesinin en büyük nedeni ise fırsat eşitsizliği. Geldikleri ülkede dil engeli, ayrımcılık, diplomalarına denklik tanınmaması gibi sorunlar yüzünden mülteciler, İngilizcede 3D Jobs (dirty, dangerous, demeaning) denilen kirli, tehlikeli ve küçük düşürücü işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Ayrıca iyi şartlarda çalışmak isteyen pek çok nitelikli mülteci de çalışma izni alamama, iş alımlarında arka planda kalma gibi problemlerle karşılaşıyor. Bundan kaçmak isteyenler ise çareyi imkanları el verdiğince bir girişim yapmakta buluyor.

Girişimin Birleştirici Gücü

Suriyeli girişimcilerin kurduğu işletmelerde çalışanların %60’ı Suriyeliyken %40’ı Türklerden oluşuyor. Bu oran oldukça ilginç, çünkü Türklerin işlerini elinden almakla suçlanan Suriyeli işletmeciler aslında çok sayıda Türk vatandaşını istihdam ediyor. Kurulan işletmelerde vergi denetimi ve tüm süreçler devlet tarafından kontrol edildiği için, Türkiye ekonomisi de kârlı çıkıyor.

Suriyeli bir işletmede çalışan Türk vatandaşı ve çevresinde bulunanlar, mültecilerle temas haline geçtikleri için toplumda birbirini anlama duygusu güçleniyor. Bunun yanında yeni kurulan iş yerine çeşitli hizmetler sunan nakliye, su, gıda, elektrik gibi sektörlerin çalışanları da işletme sahibiyle temas kuruyorlar. Sürekli ön yargıyla yaklaşılan ve suçlanan mülteciler, bu yolla itibar kazanıyor ve sosyal uyum sağlıyorlar.

Aynı Zemini Paylaşmak

Çoğu zaman ev sahibi ülke sakinleri, mültecilerle kendilerini aynı zeminde görmüyor. Mülteciler konusunda destekleyici ve düşman tutum sergileyen iki zıt kutup, bu konuda birleşiyor. Bu varsayıma göre mülteciler, ev sahibi ülke vatandaşlarından daha az yetenekli, güçlü, zeki, iyi niyetli kimseler. Bu nedenlerden dolayı onlara ya yardım etmemiz ya onları sırtımızda taşımamız ya da onlardan elimizden geldiğince uzak durmamız gerekiyor. Mülteci konusunda en büyük anlam karmaşası burada ortaya çıkıyor. Genelde kötü işlerde çalışan, eski kıyafetler giyen, düzgün Türkçe konuşamayan, maddi durumu yetersiz bir Suriyeli imajı herkesin kafasına oturmuş durumda. Ancak girişim yapmış ve başarılı olmuş bir mülteci, hepimizi şaşırtıyor. Bizimle aynı model arabalara binen, sadece Suriyelileri değil Türk vatandaşlarını da istihdam eden bir Suriyeli girişimciyi, kendimize o kadar da uzak göremiyoruz. Girişimleriyle hayatın her alanında yer alan mülteciler, ev sahibi toplum ile kendilerini birlikte kaldırabilecek yeni bir zemin ortaya koymuş oluyorlar.

Gündelik olayların etkisi hızlıca geçiyor ancak uzun vadede mültecilere karşı yaklaşımımız biz ev sahibi toplumların tarih karşısında verdiği sınav olacak. Ön yargının azalması ve ortak bir zeminde buluşmak adına mülteci girişimciliği her iki taraf için de önem arz ediyor. Bu nedenle elimizden geldiği kadar bu girişimcileri desteklemek ve çalışma alanlarına giderek temas kurmak yerinde olacaktır. Hep birlikte yaşadığımız güzel bir gelecek için iyi işleri desteklemek bizlerin insanlık borcudur.