Dil Öğrenmenizi Kolaylaştıracak 5 “İlginç İsimli” Taktik

  • Yayınlanma Tarihi: 22 Aralık 2020
  • Yazar: Elif Nuran Özgün

“Benim dile yeteneğim yok.”

“Aslında 5 ay İngilizce kursuna gitmiştim.”

“Anlıyorum ama konuşamıyorum.”

“Yurtdışına çıkmadan dil öğrenilmez.”

Daha da uzatalım mı? Bizce herkes neyden bahsettiğimizi anladı: Bahaneler, bahaneler… Bir işte başarı sağlamak ne kadar zorsa bahanelere sığınmak da bir o kadar kolay. Bu yüzden hepimiz bir noktada bu konfor alanına girip kapıları kapatıyoruz. Aslında biraz cesaret edip dışarı adım atabilsek, dil öğrenme konusundaki taktiklerin çeşitliliğini fark edeceğiz. İlla tüm yöntemleri bir arada uygulamaya gerek yok. Kendimize en uygun olan bir veya iki yöntemi istikrarlı bir şekilde uygulasak yeterli olacak.

Bu yazıda sizlere Türkiye’de yaygın olarak bilinmeyen beş ilginç isimli dil öğrenme taktiğinden bahsedeceğiz. İyisi mi siz kaleminizi kağıdınızı veya ekran görüntüsü almak üzere telefonunuzu hazır konuma getirin, biz de anlatmaya başlayalım. Kim bilir belki bundan birkaç ay sonra bu teknikleri kullanıp o çok istediğiniz dilde konuşmaya başlamış olacaksınız!

Shadowing – Gölgeleme

İlk maddemiz size geliyor, sevgili “Türkiye’de dil öğrenilmez”ciler… Tabi ki hedef dilinizin konuşulduğu bir ülkeye gitmek ve orada bir süre yaşamak dil öğrenmeniz üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır. İmkanınız varsa bunu değerlendirin. Ancak bu, dil öğrenmenin tek yolu değil. İnternette araştırma yaptığınızda, hedef dillerinin konuşulduğu ülkeye hiç gitmeden dil öğrenen birçok insana rastlayacaksınız. Neden siz de onlardan biri olamayasınız? Shadowing bu durumlarda çok işe yarayan bir yöntem. Yapmanız gereken tek şey, hedef dilinizde bir dizi, film, çizgi film, reklam filmi, şarkı veya podcast açmak ve ardından ne söylendiyse tekrar etmeye çalışmak. Söylenme kolaylığı ve akılda kalıcılığı bakımından reklam cıngılları, şarkı nakaratları gibi içerikleri deneyebilirsiniz. Öncelikle 3-5 saniye gibi kısa bir kesit seçin; bu bir cümle yahut tepki olabilir. Onu tekrarlayıp kulağınıza doğal geldiği zaman daha uzun kesitlere geçin. Zamanla bir dakikalık kesitleri bile taklit edebildiğinizi fark edeceksiniz. Eğer kesit içinde geçen ifadelerin anlamını öğrenme şansınız varsa daha da güzel. Emin olun ki bu kadar çok tekrarladığınız cümleler asla aklınızdan çıkmayacaktır. Ayrıca bu şekilde akademik ve günlük hayatta karşılığı olmayan cümlelerden ziyade hep kullanabileceğiniz ifadeler öğrenmiş olacaksınız.

Spaced Reputation – Aralıklı Tekrar

Kısa ve uzun süreli hafıza kavramlarını muhakkak duymuşsunuzdur. Kısa süreli hafıza, zihnimizin geçici süreliğine bilgileri tuttuğu ve ardından büyük kısmını unuttuğu kısım, uzun süreli hafıza ise kalıcı öğrendiğimiz ve hayat boyu bizimle gelecek önemli bilgilerin mekanı. Yabancı dil öğrenirken kelimeleri ve cümleleri uzun süreli hafızaya aktarmak çok önemli. Bu yüzden öğrendiğiniz kelimeleri belli aralıklarla tekrar etmeniz şart. Bu şekilde beyninizin bu kelimeleri unutma şansını ortadan kaldırmış olacaksınız. Bunun için kelime kartları hazırlayıp belli aralıklarla, özellikle de zorlandıklarınızı, tekrarlayabilirsiniz. Ya da daha iyisi bir çevrimiçi program kullanabilirsiniz. Anki, Quizlet gibi siteler kendi kelime kartlarınızı oluşturmanıza imkan sağlar ve size düzenli olarak tekrar yaptırır. Bunun yanında Memrise, Duolingo gibi hazır dil kartları olan uygulamaları da kullanabilirsiniz.

Siri Talk – Siri ile Konuşmak

Siri, Google Asistan ve benzeri uygulamalar birçok konuda hayatımızı kolaylaştırıyor. Ancak onları daha da verimli kullanabiliriz. Bu uygulamaları incelediğinizde, yapay zekasıyla sizin ne demek istediğinizi anlayıp size cevap verdiğini görürsünüz. Yani eğer dilinizi anlaşılır konuşuyorsanız Siri sizi anlar. Telefonunuzun dilini hedef dilinize çevirip konuşursanız Siri’nin sizi anlayıp anlamamasından yola çıkarak kelime telaffuzlarınızın doğruluğunu ölçebilirsiniz.  Üstelik bir yazılımla olsa da konuşma pratiği yapmış olursunuz. Bunun yanında dikte ve sesli yazım özellikleri de size yardım edebilir. Hem Google Docs’ta hem de birçok telefonun klavyesinde bulunan bu özelliği hedef dilinizde açtığınızda söylediklerinizi yazıya çevirecektir. Buraya konuşarak telaffuzunuzu geliştirebilirsiniz. Eğer dile hakimseniz bile arada kaçırdığınız, yanlış telaffuz ettiğiniz kelimeleri bu pratik sayesinde fark edip düzeltebilirsiniz.

Immersion/Massive Input – Maruz Kalma/Yüklü Girdi

Girdi ve çıktı, input ve output olarak dil öğreniminde oldukça kullanılan tabirlerdir. Girdi, o dilde okuduğunuz, duyduğunuz, gördüğünüz tüm verileri; çıktı ise o dilde ürettiklerinizi, konuşmanızı ve yazmanızı ifade eder. Özellikle dil öğrenmeye yeni başlanan dönemlerde o dile maruz kalmak çok önemlidir. Anlamlı anlamsız sayısız içeriği dinleyerek kulağınızı hedef dilinize alıştırmanız gerekir. Çünkü her dilde belli anlam ve ritim şablonları vardır. Kulağımız ve beynimiz o ritme alıştığında, kelimeleri anlamasa da o dili diğerlerinden ayırt etmeye başlar. Bu, dil öğreniminde çok kritik bir adımdır. Yine bu şablonlara alıştıktan sonra telaffuzumuz kolaylaşır. Sözgelimi İngilizce “rain” kelimesini “reyn” şeklinde duymaya alıştığımızda, daha önce hiç görmemiş olsak bile “pain” kelimesini “peyn” şeklinde okuyacağımızı biliriz. Gramerde de aynısı geçerli. Beynimiz ve kulaklarımız “I am X+ing” kalıbına alıştığında artık her “I am X/Y/Z” formunu gördüğünde ona -ing takısı ekleme ihtiyacı duyacaktır. Bir insan hiç gramer öğrenmeden sadece dile maruz kalarak dahi belli bir seviyede konuşmayı öğrenebilir.

Mirror Talk – Aynaya Konuşmak

Aynaya konuşmak, çok eski zamanlardan beri drama ve yaratıcı yazarlıkta kullanılan bir taktik olagelmiştir. Adından da anlaşılacağı gibi bu teknikte bir ayna karşısına geçip kendinizi ve aynadaki yansımanızı iki farklı karaktermiş gibi hayal edersiniz. Ardından bir diyalog formatında konuşmaya başlarsınız. Biz bunu hedef dilimizde yapıyoruz. Beklenenin çok üstünde sonuçlar veren bu basit yöntemle istediğiniz konuda konuşma pratiği imkanı buluyorsunuz, hem de kendinizden başka kimseye ihtiyaç duymadan. Konuşma konularınızı öncelikle tanışma ve selamlaşmadan başlayıp zamanla zorlaştırabilirsiniz. Misal, yaşadığınız ülkedeki seçimler hakkında kendinizle tartışabilir yahut aynadaki yansımanızı yabancı biri kabul ederek ona geleneksel yemeklerinizden bahsedebilirsiniz.

Bu yöntemi severseniz yanına benzer başka yöntemler de ekleyebilirsiniz. Bir tanesini bonus olarak aşağıya bırakıyoruz!

BONUS: Vlogging

Yanlış okumadınız, YouTube’daki vloglara özeniyorsanız, çözümü uzakta değil. Üstelik bir kameraya da ihtiyacınız yok. Bu taktikte, günlük aktivitelerinizi yaparken, hedef dilinizde bir YouTube vlogu çekiyormuş gibi davranıyorsunuz. Misal, akşam yemeğini hazırlıyorsunuz ve hedef diliniz Fransızca. Öncelikle Fransızca dilinde yapılmış yemek tarifi videoları izleyebilirsiniz. Ardından kendi kendinize tıpkı o videolardaki gibi konuşmaya başlayabilirsiniz. “Şimdi patatesleri kesiyoruz.”, “Ocağın altını açın.”, “Lezzetli bir yemek için baharatlar şart.” gibi basit cümleleri söyledikçe hem özgüveninizin arttığını hem de belli bir konseptteki pek çok kelimeyi öğrenmiş olduğunuzu fark edeceksiniz.